Sermayenin ve nakit hareketlerinin küreselleşmesi nedeniyle, Türkiye’de mukim vergi mükellefleri, finansman ihtiyaçlarını yurt yurt içinden sağladıkları gibi, yurt dışından da sağlamaktadır.
Çalışmamızda yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili vergisel yükümlülükler konusunda özet bilgilere yer verilmiştir.
1) KURUMLAR VERGİSİ STOPAJI YÖNÜYLE:
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30/1’inci maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları (avanslar da dahil) nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında vergi kesintisi yapılması öngörülmüştür.
Bu konuda yapılacak kesinti oranlarını belirleyen 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile her nevi alacak faizlerinden yapılacak vergi kesintisi oranları alacaklı kuruma göre ayrı ayrı belirlenmiştir. Buna göre; yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup, sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil, tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yapılacak tevkifat oranı % 0, diğer alacak faizi ödemeleri üzerinden yapılacak tevkifat oranı % 10 olarak belirlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre; kredi veren firmanın, sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren bir kurum olması veya ilgili ülke mevzuatı gereğince banka veya kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun tevsiki halinde, ödenecek faizler üzerinden %0 oranında; aksi halde ise %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu çerçevde, kredi veren firmanın, kredi alan yurt içi firmayla ilişkili kişi olması durumunda Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesi hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2) KDV YÖNÜNDEN:
Türk vergi mevzuatına göre, yurt dışından temin edilen borçlanmaların/kredilerin faizleri üzerinden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağına ise yine kredi verenin (alacaklının) statüsüne göre karar vermek gerekmektedir. Zira borç verme işlemi bir finansman hizmeti niteliğinde olduğundan, esas olarak KDV’nin konusuna girmesi gereken bir işlemdir.
Ancak, yurt dışından borçlanılan kurumun faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmesi veya bir banka olması durumunda söz konusu işlem içeriği itibarıyla Banka Sigorta Muamele Vergisi’nin (BSMV) kapsamında değerlendirileceğinden yurt dışı kredi kullanımı, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-e maddesi gereğince katma değer vergisinden istisna olacaktır. Bu durumda faiz üzerinden KDV hesaplaması yapılmayacaktır.
Buna karşılık söz konusu şirketin kredi verme işlemi dolayısıyla faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre kredi kuruluşu olarak kabul edilmemesi veya banka niteliğinde olmaması durumunda ise, kredi verme işlemi mahiyeti itibarıyla BSMV’nin konusu dışında kalacağından kredi üzerinden hesaplanan faiz tutarları KDV’ye tabi olacaktır. Faiz tutarları üzerinden hesaplanan KDV’nin, KDV Kanunu’nun 9’uncu maddesi hükmüne göre sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi ve ödenen bu tutarların da 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması gerekmektedir.
3) KKDF YÖNÜNDEN:
Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları Türk Lirası kredilerinde uygulanacak KKDF kesintisi oranı 2017/9973 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ortalama vadesi 1 yıl ve üzeri olan TL kredilerde %0, ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda ise %1 olarak belirlenmişti. Söz konusu fon kesintilerinin, Türk Lirası kredilerde tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden; döviz kredilerinde ise kredinin kullanıldığı tarihte kredinin anapara tutarı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.
Belirtilen KKDF oranları 02.01.2023 tarihinde güncellenmiş olup;
Bankalar ve finansman şirketleri dışında Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından sağladıkları kredilerde yapılan KKDF kesintileri 01.01.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/4116 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 02.01.2013 tarihinden itibaren vadesine göre aşağıdaki şekildedir:
Ortalama vadesi 1 yıla kadar olanlarda % 3
Ortalama vadesi 1 yıl (1 yıl dâhil) ile 2 yıl arasında olanlarda % 1
Ortalama vadesi 2 yıl (2 yıl dâhil) ile 3 yıl arasında olanlarda % 0,5
Ortalama vadesi 3 yıl (3 yıl dâhil) ve üzerinde olanlarda % 0
Diğer yandan, 22 Haziran 2021 tarihli ve 31519 sayılı Resmi Gazete’de Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintisi Hakkında Karar (Karar Sayısı: 4091) ile Türkiye’de yerleşik kişilerin;
- Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve,
- Uluslararası Finans Kurumundan
sağladıkları kredilerde, vade ne olursa olsun KKDF kesintisi oranı %0 (sıfır) olarak belirlenmiştir.
4) DAMGA VERGİSİ YÖNÜNDEN:
Damga Vergisi Kanunu’na ekli (2) sayılı tablonun “IV.Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 23’üncü fıkrası uyarınca “Bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilere, bunların teminatlarına, geri ödenmelerine, devrine ve krediden doğan alacakların temlikine ilişkin kâğıtlar ile bu kâğıtlar üzerine konulacak şerhler (kredilerin kullanımları hariç)” damga vergisinden istisnadır.
Vergi İdaresi yukarıdaki istisna hükmünde bahsi geçen “yurt dışı kredi kuruluşları ile uluslararası kurumlar” ifadelerinden, kredi verenin mukimi olduğu ülkenin mevzuatına göre kredi vermeye yetkili kuruluş olduğunun anlaşılması gerektiği görüşüyle bu durumun tevsik edilmesi halinde damga vergisi istisnasının uygulanacağını, aksi durumlarda damga vergisinin hesaplanacağını belirtmektedir.
Bu durumda, kredi alınacak kurum ülkesindeki mevzuata göre kredi vermeye yetkili kuruluş ise ve bu durum ispatlanırsa, kredi sözleşmesi için damga vergisi hesaplanmayacak; aksi durumda binde 9,48 oranında damga vergisi hesaplanacaktır. Ancak, Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesi hükmü gereğince; kredi sözleşmesi yurt dışında veya Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsololuklarda düzenlenirse; bu sözleşme Türkiye’de resmi makamlara ibraz edilmediği veya üzerinde devir ve ciro işlemi yürütülmediği veya herhangi bir şekilde hükümlerinden Türkiye’de yararlanılmadığı sürece damga vergisine tabi tutulmayacaktır.