Meslek mensupların çok dikkat etmesi gereken belki de iş hayatlarını etkileyecek yeni düzenlemeler yapıldı. 02.08.2024 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7524 sayılı Kanun ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının artırılması sağlandı. Bu tarihten sonra çok daha fazla dikkat edilmesi gereken ceza tutarları ile mükellefler ve özellikle meslek mensupları baş başa bırakıldı. Bu cezalardan birkaç örnek vermek gerekirse, yapılan düzenleme ile VUK’un 353’üncü maddesine göre fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması veya faturada yer alan tutarın olması gerekenden farklı bir tutar olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde düzenlenen cezalarda üst sınır güncellenerek (2024 yılı için 10 milyon TL) kademeli şekilde artan ceza uygulamasına geçildi. Belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için bir takvim yılı içinde ilk tespitte 10.000 Türk lirasından, sonraki tespitlerde Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tutarlardan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceğine dair düzenleme yapıldı. Söz konusu 2 sayılı cetvelde belirlenen cezalar aşağıdaki gibidir:
2 Sayılı Cetvel
Özellikle meslek mensuplarını ilgilendiren bir ceza artışı da Bakanlığın istediği bilgileri yasal süresinde vermeyen veya eksik ve yanıltıcı olarak veren sermaye şirketlerine kesilecek usulsüzlük cezası tutarının 20.000.- TL olarak belirlenmesi oldu. Aslında bu cezalar mesleği o kadar yapılamaz ve içinden çıkılamaz duruma getiriyor ki en basit örnekle, insani bir durum olan meslek mensubunun kendisinin ya da bakmakla yükümlü olduğu eşinin, çocuğunun hastalanması durumunda, beyannamenin de son gününe rastlaması halinde, beyannameyi vermek ile tedavi olmak ya da ailesinin yanında kalmak arasında yapacağı tercihte nasıl bir psikoloji ile davranacağını düşünmek bile meslek mensuplarının içinde kalacağı çok yorucu bir ortama zemin hazırlanmış olduğu görünüyor.
Başka bir özel usulsüzlük cezası da belirlenen muhasebe standartlarına, tekdüzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uyulmaması halinde, ceza tutarının 65.000.- TL olarak güncellenmesi oldu. Orta büyüklükte bir vergi mükellefi için muhasebe ofislerinde yıllık yüzlerce muhasebe kaydı yapılıyor, olası bir vergi incelemesinde tespit edilecek bu yönde hatalardan dolayı kesilecek cezanın büyüklüğünü hesaplayabiliyor musunuz? Her ne kadar cezaların muhatabı mükellef olarak belirlenmiş ise de özellikle vergi beyannamelerini düzenleyen meslek mensuplarının yukarda yazılı cezalar özelinde, zamanında verilmemiş beyannamelerden, muhasebe standartlarına, tekdüzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uyulmamasından dolayı yasal boyutun ötesinde iş ilişkisinden kaynaklı piyasa şartlarında, meslek mensubunun sorumlu olacağı, başka bir ifade ile cezayı kendi cebinden ödeyeceği durumların ortaya çıkacağı düşünüldüğünde, günümüz şartlarında meslek mensuplarının almış olduğu defter tutma ücretlerinin düşüklüğü, yıllık olarak açıklanan ücret artış oranlarının enflasyonun çok çok altında kaldığı gerçeği ortadayken, belki de meslek mensubunun ceza kesilen müşterisinden elde ettiği kazancının, daha kötüsü yıllık elde ettiği tüm gelirinin buharlaşacağı anlamına gelmez mi?
Bu kadar yüksek cezaların olduğu bir ortamda bu mesleğin yapılabilme şansı var mı? Bu kadar riskin olduğu bir ortamda elde edilen kazancın da riski karşılayacak düzeyde olması gerekmez mi? (Yeminli Mali Müşavirlerin yüklendikleri risklere hiç girmiyorum, söz konusu riskler ayrı bir yazı konusunu oluşturacak kadar kötü durumda). Bu düzenlemeler hazırlanırken kanun koyucunun, kendisine tanınan yetkisini anayasal sınırlar içinde hakkaniyet, kamu yararı ve adalet ölçütlerini gözeterek kullanması gerekir, hazineyi doldurmak maksadıyla orantısız şekilde düzenlemeler bir taraftan fayda sağlıyormuş gibi görünse de diğer taraftan meslek mensuplarını olumsuz yönde etkilediği anlamına gelmez mi?
“Ceza” Arapça kökenli bir sözcük “Karşılık” anlamında kullanılıyor. Geniş anlamıyla iyi veya kötü olan bir fiil ve davranışın olması gereken, eksiksiz olarak doğru karşılığını vermek anlamına geliyor. Vergi sistemimizde verilen karşılığı ise bana göre “Hatanın Bedelini Ödemek” şeklinde ifade edilebilir. Cezaların bu denli yükseldiği dönemde mükelleflerin karşılaşacağı olası bir vergi incelemesinde ödenecek olan “Hatanın Bedeli” mükellefler ve dolaylı olarak da meslek mensupları açısından yıkıcı etki yaratacak şekilde karşımıza çıkacağı gerçeğini aklımızın bir köşesinde tutup yaptığımız işlemlerde her zamandan daha fazla dikkat kesilmemizi zorunlu hale getiriyor.
Yukarda verdiğim ceza örnekleri üzerinden yapılan düzenleme ile vergi bilincini geliştirmek ve vergiye uyumu artırmak istenebilir, fakat vergiye gönüllü uyumu artırmak için vergi kanunları hazırlanırken, mükelleflerin vergi ile ilgili ödevlerinin basit, anlaşılabilir ve gerçekten yapılabilirliği olacak şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir.
Cezaların bu şekilde yükseltilmesinin vergi bilinci oluşturmaya ve vergiye uyumu yükseltmeye yönelik katkı sağlamadığı gerçeği ortadadır. Her türlü sorumluluklarını yerine getiren mükellefler yüksek cezalar yerine, daha uygulanabilir daha sade bir vergi uygulamaları ile muhatap olmak istemektedir.
Fakat şu gerçeği de göz ardı edemeyiz, vatandaşlık bilincini bunun yanında vergi bilincini hatta vergi kaçırmanın bir ahlaksızlık olduğunu toplum olarak topyekün anlayabilseydik vergi gelirlerimiz olması gerektiği gibi kullanılsaydı, bütçe açıkları bu kadar devasa boyutlara uluşmamış olacaktı. Hal böyle olunca bu kötü noktanın sonucu olarak bu denli yüksek cezalardan da beklenti içine giren bir idare ve bu cezalara muhatap vergi mükellefleri olmayabilir miydi? Masanın diğer tarafından bakıp başka bir yönü ile düşündüğümüzde bu cezalar olmasaydı gerçekten mükelleflerimiz yasalara uygun şekilde davranmaya yönelir miydi? Bu soruları da ayrıca Türkiye gerçeklerini hatırlayarak ya da anlamaya çalışarak düşündüğümüzde nasıl bir cevapla karşılaşırız noktasında hepimizin düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
Sonuçta, cezaların yüksekliğinin nedeni olarak ilk başta kayıt dışılık ile kayıp ve kaçağın fazla olmasından kaynaklı bir gerçeklik var ise bunun karşılığı olarak da kısa sürede cezaların hafifletileceğini düşünmek de bir o kadar gerçekçi olmayan beklenti gibi görünüyor. Ayrıca bu cezaların her sene güncellendiğini düşündükçe meslek mensuplarını nelerin beklediğini anlamak da çok zormuş gibi durmuyor.